Hakkında
Romalı tarihçi Yaşlı Plinius, Doğa Tarihi isimli eserinde insanın yaptığı ilk resimden bahseder. Sevgilisini uzun bir yolculuğa uğurlamak üzere olan genç bir kadın vedalaşma esnasında bir kandilin aydınlattığı duvarda sevdiği adamın gölgesini fark eder. Ateşin içinden aldığı bir kömür parçası ile duvardaki suretin üzerinden geçerek sevgilisinin resmini yapar. Dolayısıyla Plinius'un efsanesine göre ilk resim siyah renktir. Fenikelilerin deniz kabuklarını toz haline getirerek mor renk elde ettiklerine inanılır. Jül Sezar Mısır Seferi’nde Kleopatra’nın sarayına girer girmez mor rengin ihtişamından o kadar etkilenecektir ki ilerleyen dönemde törenlerde mor renkte kıyafetleri tercih edecektir. Şüphesiz ki aynı coğrafyayı paylaştığımız Bizans Medeniyeti’nde mor en saygın renktir. O kadar ki veliahtlar mor odada dünyaya gelir, soylular mor tabutlarla gömülürler. Sarı rengin en yoğun kullanıldığı dönem ise 19.yüzyıl olmuştur. Jean François Millet, köy gerçekliğini konu olarak ele alması nedeniyle sarı renge çok başvurmuştur. Camille Pissarro gibi empresyonistlerin, Vincent van Gogh gibi post-empresyonistlerin sarı renge ilgisi oldukça çarpıcıdır. David Hockney, 2020’de, salgının en korkutucu olduğu dönemde Normandiya’da yaptığı bir dizi manzara resmine “Baharın gelişi engellenemez” ismini vermişti. Şüphesiz ki bu resimlerde yeşil rengin hakimiyeti söz konusuydu ve yeşil yalnızca doğanın değil umudun da rengiydi. “Sanat Tarihinde Renkler” başlıklı altı hafta sürecek olan atölyede kırmızı, mavi, sarı, yeşil, mor ve siyah renklerin mağara resimlerinden günümüze kadarki hikayelerine değinilecektir.