Birçok kültürün, zamanın akışında birbirine aktığı bir ortodoks hristiyan ülkesinin başkenti...
Güzel doğası… Etkileyici tarihi… Üzüm bağları, nefis şarapları… Lezzetli yemekleri ile Güney Kafkasya’nın güzel ülkesi Gürcistan’ın en büyük şehri. Kaplıcaların bol olduğu, sıcak yer anlamına gelen başkent Tiflis’in kimileri için bir Avrupa şehrinden farkı yok.
Eski Şehir’de bir kafede yerel biralarından bir şişe ya da güzel şaraplarından bir kadeh içerek şehirle tanışabilirsiniz. Narikala Kalesi’ne bir merhaba diyerek, Rustaveli Caddesi’nde keyifle yürüyüş yapabilirsiniz.
Şehrin olmazlarından biri de vakit ayırabilirseniz Abanotubani Sülfür Banyoları’na uğramak.
Tiflis’in en şık mekânlarından biri Stamba Hotel’in Barı. Ambiyansı ve kokteylleri harika!
Şehrin dışını görmek isterseniz, ülkenin eski başkenti Mtskheta, ülkenin kuzeyinde yer alan Kazbeği ve doğuda yer alan muhteşem üzüm bağları ile ünlü bölge Kakheti gibi çevredeki yerleri ziyaret edebilirsiniz. Yalnız şoförlere dikkat!
Bir de yazmadan edemeyeceğim halkının asık yüzlerine dikkat! Bir duvar resmine hayranlıkla bakarken, göz göze geldiğin kentli birine selam verip gülümseme istediğini vazgeçiriveriyor bu insanlar… 'Gülmeyi unutmuş yüzleri izlerken’ şaşırıyoruz ve içimiz biraz buruluyor, yine de şehrin keyfini yaşamaktan bizi alıkoymuyor.
Tarihi kayıtlara göre, geçmişi sekiz bin yıl öncesine dayanan, şarabın doğduğu topraklarda şarap tadımı yapmak ve şarabın zaman içindeki uzun yolculuğunu Pelin Batu’dan dinlemek harika!
Şehrin ortasından akan Kura Nehri, Türkiye’de doğup, Hazar Denizi’ne dökülüyor. İşte bu nehirdeki Kura balıklarından elde edilen siyah havyarıyla ünlü bu bölge. Siyah havyar ve beyaz şarap!
Ah bir de ‘Çaça’… Gürcistan’da üzümden üretilen saf ve alkol derecesi yüksek Brendi’ye ‘Çaça’ deniliyor. Bazıları ‘Üzüm Votkası’ diyor. Üç kadeh şarap üzerine bir ‘Çaça’ shot içme alışkanlıkları var…😃 Bunun kaç tur olacağı ortama ve alkol direncine bağlı sanırım.😅 Alkol oranı % 40-60 arasında değişiyor!
Gürcü mutfağı güzel… Hinkhali’si çok lezzetli. Peynir ya da etle yapılan bir çeşit mantı.
Ve sanat… İtiraf etmeliyim ki Sanat Müzesi’ni gezerken şaşırdım! Piriosmani dışında ressamlarını tanımadığımı farkettim. Birçok dönemin izlerini taşıyan, aynı zamanda kendilerine has naif, duygulu, güçlü eserleri ile tanışmak beni çok etkiledi… Mutlaka yarım gününüzü ayırın derim… Müzenin keyifli kafesinde bir kahve içmeyi de ihmal etmeyin.
Güzel şarapların ülkesi Gürcistan halkının inandığı mitolojik bir hikâyeye göre, Tanrı dünyayı yarattıktan sonra, topraklarını pay etmek için insanları çağırmış. Gürcü halkı şarap içmekle meşgul eğlenirken toplantıya geç kalmış, açıklama olarak da "Tanrım seni onurlandırmak için kutlama yaptığımız için geciktik." demişler. Bu açıklama Tanrı’nın çok hoşuna gitmiş ve kendi için ayırdığı bu verimli toprakları "Dünyanın cennetini size veriyorum." diyerek Gürcü halkına vermiş.
Tarihi çok eskilere uzanan diyârlarda hikâyeler bitmez… İnanmak, inanmamak bizlere kalmış.
Evet, yolumuzdan bir Tiflis geçti!
Comments